Kişisel Hak ve Özgürlüklerimizi Neden Bilmeliyiz?

İnsan olarak hepimizin kişisel hak ve özgürlükleri bulunmaktadır. Ancak birçoğumuz hala bu haklardan habersiziz. Haklarımızı bilmek ve ona göre yaşamak, gerektiği yerde bize çok kapı açar. Ama biz haklarımızı mı unuttuk ya da aslında hiç mi öğrenmedik, bilemiyoruz. Bu hak ve özgürlüklerimizi bilmenin bize sağlayacağı birçok yarar vardır.

Bizler birer birey olarak istediğimiz yerde istediğimiz gibi giyinme hakkına sahibiz. Kimseye neyi ne zaman giyeceğimiz konusunda hesap vermek zorunda değiliz. Bu konu özellikle kadınlar üzerinde yıllardır yeterince baskı altında. Maalesef birçok kadın istediği gibi giyinemiyor. Aile ve eş baskısı altında ezilebiliyor. Bu öğrenilmiş çaresizlik durumu kişinin haklarını sınırlıyor. Etek, elbise, şort giymek her kadının hakkıdır. Aksine bunları giyenlere bakmayı, kendine hak olarak gören insanlar üzerinde baskı kurulmalıdır.

Mülkiyet hakkımız, eşyalarımız, bize ait olan her şey için bir söz hakkımız vardır. Bir mobilya satın alırken mağazada beğenerek aynı modelden yaptırabiliriz. Ancak eve gelen mobilyada herhangi bir kusur, defo olduğu durumda mağazadan yenisini talep edebilme hakkına sahibimiz. Onun için belirlenen ücreti neden defolu ürüne ödeyelim? Tabii ki gerekli değişim yapıldıktan sonra kullanmaya devam etmeyiz. Sonuçta kullanıcı hatası değil.

Yolda kendi halimizde araba kullanırken bir anda korkunç bir ses duyabilirsiniz. Ya bir anlık dalgınlıkla ya da gerçekten acemi olduğu için birinin size çarpması ihtimali gerçekleşmiş olabilir. Bunlar neden benim başıma geliyor? Ben şimdi ne yapacağım? diye isyan etmek yerine, karşılıklı anlaşarak hatalı kişinin masrafınızı karşılamasını talep edebilirsiniz. Kimi sırf bu masrafı karşılamamak için basıp gidiyor. Tutanak tutulmasını istemiyor. Böyle durumlarda da en azından plakasını alıp polis yoluyla hakkınızı arayabilirsiniz. Karşı tarafın %100 kusurlu olduğu bir kazada  hem arabanızdan olmak hem de tüm masrafı üstlenmek sinir bozucu olabilir.

Araba konusundan bahsederken sürücü ve yaya ilişkisine de değinmek isterim. Sürücüler bazen yayalara karşı anlayışsız olabiliyorlar. İyi bir sürücü olmak demek hızlı araba kullanmak demek değildir. Yaya geçitlerinde yol vermek, yaşlı ve çocuklara karşı sabırlı olup onların geçmelerini beklemek, kaldırımlara park etmemek ve yaya haklarını ihlal etmemek sizin iyi bir şoför olduğunuzu gösterir. Artık insanlar bu konuda toleranslı değil. Çünkü insanlar her gün böyle konularda bilinçlendiriliyor ve farkındalık yaratılıyor. Uygunsuz bir yere park eden araç görüldüğünde hemen bir oto çekici aranmalı, adres ve araç plakası verilmelidir. Kim bilir herkes sizin kadar şanslı olmayabilir. Engelli insanları da mağdur etmemiş olursunuz…

İnsanlar istedikleri yere yerleşme ve seyahat edebilme özgürlüğüne de sahiptirler. İster İstanbul gibi kalabalık yoğun bir şehir ister Ege ve Akdeniz kıyılarında daha küçük, sakin bir sahil kasabasında. Kişi nerede mutlu ve huzurluysa eşyalarını toplamalı ve hemen bir nakliye firmasıyla anlaşıp gitmeli. İşte asıl özgürlük tam da bunu yapabilmek değil mi? Hem de istediğimiz zaman… Çünkü hayallerimiz hep daha sonrası için böyle şeylere yönelir. İleride, biraz daha büyüyünce, yaşlanınca… Hep bir şeyleri bekleyip yapmak istediklerimizi erteleriz. Kalıplaşmış okuma, çalışma, evlilik sıralamasından kendimizi bir türlü sıyırmaya imkan bulamayız.

Okumak da herkesin hakkıdır. Gerekli eğitim ve öğretimi alıp kendini yetiştiren birey kendi ayakları üzerinde nasıl durması gerektiğini de bilir ve bunu denemekten korkmaz. Anaokulu, ilkokul, ortaokul, lise, üniversite ve daha bir sürü eğitim kurumunda okuma hakkına her yaşta sahip olduğunuzu unutmayın. Bunun dışında din, dil, ırk özgürlüğü olan bir ülkede yaşıyoruz. Herhangi bir ayrım gözetmeksizin bir arada yaşamayı bilmemiz gerekiyor. Herkesin inancı ve dili kendine değil mi? Ayrıca artık farklı bir dil bilmek de çok önemli. İngilizce bilmek ve yabancılarla iletişime geçmek kendinize olan güveninize de artı puan sağlayacak. Hatta artık bir dil değil, en az iki dil öğrenmekte fayda var. Günlük hayatta çok gerekmese de bazı işler de öncelik olarak kaç dil bildiğiniz merak ediliyor.

Günümüzde kişilerin hak ve özgürlüklerini öğrenmesi büyük önem taşımaktadır. Bunların farkında olursak herhangi bir olayda kendimizi nasıl savunmamız ve korumamız gerektiğini de biliriz. Bunları bilmek için bir  avukat olmanıza da gerek yok. Gerektiğinde kendinizi savunabilmelisiniz. Tabi ki bir avukata ihtiyacınız olduğunda Bursa Avukat Elif Çavuşoğlu gibi deneyimli ve başarılı bir avukat ile irtibata geçebilirsiniz. Artık o kadar fazlalaştı ki sosyal medya merakı, önüne geçilmez bir hal aldı, aslında en çok böyle sanal yollardan haklarımız ihlal edilmekte ve biz buna razı olmaktayız. Fotoğraf ve videolarımızı paylaşarak onları başkalarının da elde edebilmesini sağlıyoruz.

Nerede olduğumuzu, ne giydiğimizi ve kiminle birlikte olduğumuzu bu yollarla herkese sunuyoruz. Herkesin ne yaptığınızdan her an haberi oluyor ve biz bununla mutlu oluyoruz. Neden? Dışarıda kendimizi böyle savunup adeta kendi avukatlığımızı yaparken bir yandan kaleyi içten çökertiyoruz. Öyleyse artık daha dikkatli olalım yani hak ve özgürlüklerimize sahip çıkalım. Özel hayatın gizliliğini zedeleyecek, başımızı ağrıtabilecek paylaşımlardan kaçınalım. Dışarıdaki insanları yenerken elimizdeki telefonlarımıza yenilmeyelim. Teknolojiyi kullanmak değil, teknolojiyi doğru kullanmak asıl mesele…