ÇOCUKLARIMIZIN bilinçli olması demek ne demektir? Bilinçli çocuklar nasıl davranır? Öncelikle çocukların neyi neden yapması gerektiğini veya tam tersi neden yapmaması gerektiğini bilmesi gerekir. Siz çocuğunuza onun istediği bir şey için hayır olmaz derseniz, neden olmaz dediğinizi açıklamazsanız, çocuğunuz yüksek ihtimalle sizi dinlemeyecek. Karşınızda olgun bir birey varmış gibi konuşup açıklamak ve onunda mantığına yatmasını sağlamak gerekir. Çocuk kendi aklı ve mantığıyla belki sizin kurduğunuz bağlantıyı kuramayabilir. Yeterince açıklayıp tatlı dille ikna etmeye çalışmalısınız. Dil sizin çocuğunuzla aranızdaki iletişimi sağlayan en büyük araç bunu unutmayın.
Bir ebeveyn olmak kolay değildir. Çocuğunuz bir şey istediğinde tabii ki almak istersiniz ama bu onu nasıl etkileyecek bir düşünürsünüz. Onun için en ufak zararı olabileceğini düşündüğünüz bir şeyi almak istemezsiniz. Çoğu zaman kıyamaz alırsınız ama bazen de karşılarından bir demir kadar sağlam durmalısınız. Size her şeyi yaptırabileceğini düşündürtmemelisiniz.
Size her şeyi aldıran ve her şeyi yaptıran bir çocuk biraz şımarık yetişmiş diyebiliriz. Siz onu değil o sizi dinlemelidir. Eğer tam tersi bir durum oluşursa haşere diye tabir ettiğimiz bir sıfata bürünebilirler. Yaşını almış olgun insanlar kadar bilinçli olmalarını tabii ki beklememelisiniz ama en azından kendinden sorumlu olmalı ve sorumluluk almayı bilmelidir.
Çocuk üzerindeki sözü geçen kişi siz mi olmalısınız, eşiniz mi? Bu genellikle birinden birinin çocuk tarafından sıkıcı ve kötü olarak algılanmasına sebep oluyor. Evlilik sürdürmek ve çocuk yetiştirmek zorlu bir süreçtir. Anne ve baba olarak sizin daha çocuğunuz dünyaya gelmeden bunun bilincinde olmanız gerekiyor. Tüm sorumluluklar bir anda artıyor ve doğduktan sonra da zamanla artmaya devam ediyor. Çocuğunuzu kendi hayatından sorumlu kılar ve öyle yetiştirmeyi denerseniz sizinde içiniz daha rahat eder. Çünkü o halleder diyebilirsiniz.
Bebekler veya çocuklar ilk problem olarak uyku daha sonra da yemek yemeyi aşmaya çalışırlar. Büyüdükçe uyku düzenine girmek ve öğün atlamadan yemek yemek zor gelebilir. Özellikle de yemek konusunda iştahlı bir çocuk değilse şimdiden geçmiş olsun. Kendi yesin diye çabalarken mobilya veya sandalyeleriniz fazlasıyla kirlenecektir. Yedirmeye zorlamak yerine neden yemesi gerektiğini ve bunu yediğinde ne gibi bir yararı olacağını anlatırsanız belki sevmesini sağlayabilirsiniz.
Yemek yedirmek için televizyon veya telefonları kullanarak yeme işlemini çekici hale getirmek isteyebilirsiniz ama bunu kesinlikle yapmayın. Çocuğunuza en büyük zararı siz vermiş olursunuz. Onula konuşarak ilgisini çekebileceği oyuncaklarla veya konularla oyalayabilirsiniz. Çocuğunuzla ilgilenecek vaktiniz çok kısıtlıysa ve çalışıyorsanız mutlaka yanına onunla ilgilenebilecek birini bırakın. Şimdiki anneler hem çalışıyor hem çocuk bakmaya çalışıyor ve haliyle zorlanıyor. Ailenizden bakabilecek biri yoksa ona bir abla bulabilirsiniz. Gün içinde onunla vakit geçirip ona bir şeyler katacak nitelikte olmasına dikkat edin. Modern aileler genellikle bakıcı tutar ama benim kast ettiğim bir bakıcı değil, onunla her şeyi yapabilecek bir abla…
Başında biri olmadan da çocuğun yapabilmesi gereken şeyler vardır. Tuvalet ihtiyacı, yemek yeme ihtiyacı gibi… Bunları yapabilecek olması bile ona güven verecektir. Özellikle tuvalet konusunda başka birinden yardım almak onu rahatsız edebilir. Yiyebileceği şeyleri ona göstererek yetişebileceği şekilde mutfak tezgahı üstünde bulundurabilirsiniz. Genellikle hazırlaması pratik şeyleri bırakıp o karnını doyurdukça ona övgüyle karşılık verirseniz bunun devamını da sağlar. İyi bir şeyler yaptığını fark eder ve sürekli kendi yapmak için heveslenir.
İlk eğitim ve bilinç kaynağı genellikle ailedir. Her şeyin temeli ailede başlar ve daha sonra anaokulu, ilkokul diye devam eder. Anaokulu da çocukların belli konularda bilinçlenmesine büyük yarar sağlar. Yaşıtlarıyla aynı ortamda bulunmak, herkesten farklı bir şeyler öğrenmek, öğretmenlerin etkisi ve ilgisi, okullarda yapılan toplu etkinlikler çocuğunuzu ilerideki hayatı için sosyalleştirmiş sayılabilir. Böyle alışkanlıklar bu yaşlarda başlar. Sürekli evde duran ve yalnız kalan bir çocuk bir süre sonra dışarı çıkmayı bir tehlike olarak algılar. Kalabalıktan korkar, çekinir ve dışarı çıkmak istemeyebilir. Bizler yetişkin olarak nasıl arkadaşlarımızla buluşup görüşüyorsak çocuklarımızda aynı şekilde kendi yaşıtlarıyla vakit geçirmeli ve kendilerini yalnız hissetmemelidir.
Son olarak kiminle vakit geçirirlerse geçirsinler en değer verdikleri sizinle geçirdikleri zamanlardır. Ne kadar yoğun olursanız olun onlar sizi sadece onlarla olan ilişkinize bakarlar. İşinizin ne kadar olduğuna değil… Her gün mutlaka belirli bir vakit ayırıp bir şeyler paylaşmaya çalışın. Büyüdükçe aranızdaki bağ bu şekilde gittikçe sağlamlaşır. Şartların sizi koparmasına izin vermeyin… En değerli varlıklarınız; aileniz, çocuklarınız ve onlarla geçirdiğiniz zamanınız… 🙂